Oysa, çok yakın tarihlerde, peş peşe Ankara’da da bombalar patlamış, insanlar ölmüştü ama sonra İstiklal Caddesi’nde de canlı bomba patladı… İstiklal’de bomba patladı!
Biraz gıybet, biraz sohbet ortamında, “Özünde iyi biri aslında” cümlesiyle ağzımdan şunların döküldüğü oldu, “Ehhh herkes özünde iyi”. Hayır! Herkes özünde hem iyi hem kötü…
Biz gayet sıradan bir sofra kurup, oturmuştuk masaya, Yasin, önceden sözleştiğimiz üzere 1 şişe öküzgözü- kalecikkarası şarap getirmişti. Az içmiş, tek başıma içmekten sıkılınca çaya dönmüştüm.
Gece saat 01.47 Biraz önce öyle bir blog okudum ki, içim çıka çıka ağladım. Gittim çocuklarımın yanına, nefeslerini dinledim, Deniz’in uyku apnesi olduğu için, onu yanıma aldım.
Bazen yaşadığımız travmatik olaylar karşısındaki tutumumuz; ağlamamız, çığlık atmak istememiz, dayanamadığımızı hissetmemiz vs. öğretilerimiz tarafından bize kendimizi güçsüz, zayıf hissettiriyor. Oysa bunlar ne kadar gerçek ve doğal tepkiler ama hatırlamamız, bize birilerinin hatırlatması gerekiyor insan olduğumuzu. Sinem’in psikoloğu gibi…
İkinci anneliğimle birlikte “Yapamadıklarım, bir türlü yapılamayanlar” listem kabarıyor. Aslında şöyle demeliyim galiba, “1. çocuuuumda yaptıklarım ama 2. cocuuuma nasip kısmet olmayanlar listesi”.
Blog yazanlar bilir, dışa aktar, içe aktar gibi ibareler var admin panelde. Evde çok bunaldığımı hissettiğimde içimden “Dışa aktar” deyip duruyorum, bunu sonradan fark ettim. Bassssbayağı dışarı çıksam rahatlayacağımı biliyor ama sanki itiraf edemiyorum. İtiraf etsem ne olacak, ha deyince…
Sinem, Derin’le ilgili yaşadıkları tüm süreci anlatmaya devam ediyor. Ben tek kelime etmek istemiyorum, söyleyecek bir şey bulamıyorum çünkü. Aslında ne yalan söyleyeyim, benim içimde de biraz rahatlama olmuştu. En azından, çok hızlı ilerleyen kas hastalıklarından biri olmadığını öğrenmiştik.…
Hayattaki zorluklar, hastalıklar, insanı nasıl bir yere getiriyorsa artık, Sinem tam da o yerde. Konu çok DERİN 5 ve Sinem’le baş başa bırakıyorum sizi.
SON YORUMLAR